Yapay Zeka Ajanları ve Hukuki Sorumluluk: Amazon-Perplexity Davası ve Dijital Vekalet

Yapay zeka sizin adınıza alışveriş yaparsa hukuki sorumlu kim olur? Amazon-Perplexity davası ışığında 'Dijital Vekalet', Agentic AI ve Türk Hukuku'ndaki sorumluluk tartışmalarını inceledik.

YAPAY ZEKA HUKUKU ÜZERINE SON YAZILARIMIZ

Av. Feyza ÇELİK

12/23/20254 min read

Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu
Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu

Yapay Zeka Ajanları Hukuken Birer “Temsilci” Olabilir mi?

Amazon-Perplexity Davası Ekseninde Dijital Vekalet Tartışmaları

Dijital ekonominin geçirdiği evrim, "Ajan Tabanlı Yapay Zeka" (Agentic AI) sistemlerinin yükselişiyle birlikte daha önce hiç karşılaşmadığımız bir hukuki kırılma noktasına ulaştı. Amazon ve Perplexity arasında Kasım 2025’te patlak veren yargı süreci, sadece milyar dolarlık şirketlerin ticari bir kavgası değil; yapay zekanın "Napster Anı" olarak hukuk tarihine geçmeye aday bir dönüm noktası.

Geleneksel arama motorlarının yerini, bizim adımıza düşünen ve aksiyon alan otonom ajanların aldığı bir dünyada yaşıyoruz artık. Peki, mevcut Borçlar Hukuku doktrinlerimiz bu yeni gerçekliğe ne kadar hazır? Bir yapay zeka, bizim adımıza alışveriş yaptığında hukuken "temsilcimiz" sayılabilir mi? Olası bir hatanın bedelini kim öder?

Bu yazıda, Amazon-Perplexity davası üzerinden, Türk Hukuku ve global doktrin ışığında "Dijital Vekalet" kavramını masaya yatırıyoruz.

Davanın Perde Arkası: "Başsız Ticaret" ve Dikkat Ekonomisi

Bu devasa çatışmanın merkezinde Perplexity AI’nın geliştirdiği Comet tarayıcısı var. Comet, bildiğimiz Chrome veya Safari gibi pasif bir araç değil; kullanıcının niyetini (intent) anlayan ve bunu hayata geçiren aktif bir ajan.

Senaryoyu şöyle düşünün: Kullanıcı, "Bana 100 dolar altındaki en iyi kahve makinesini al" dediğinde; Comet, Amazon’un o cafcaflı arayüzünü, reklamlarını ve "bunu da beğenebilirsiniz" önerilerini tamamen by-pass ederek doğrudan işlemi tamamlıyor. Amazon için bu, iş modelinin bel kemiği olan "Dikkat Ekonomisi"nin (Attention Economy) çökmesi demek. Müşteri deneyiminin sadece bir lojistik veritabanına indirgendiği bu duruma sektörde "Headless Commerce" (Başsız Ticaret) deniyor.

Amazon, Kasım 2025 tarihli dava dilekçesinde üç temel noktaya vuruyor:

1. CFAA İhlali: Comet'in kendisini standart bir insan kullanıcı gibi tanıtarak teknik bir aldatmaca (technical deception) yaptığı,

2. Sözleşme İhlali: Kullanım Koşulları'nın yasakladığı "bot"ların kullanıldığı,

3. Haksız Rekabet: Reklam gelirlerinin ve kişiselleştirilmiş deneyimin baltalandığı iddiası.

Perplexity ise savunmasını çok daha felsefi bir zemine oturtuyor: "Biz hackleme yapmıyoruz; bu, kullanıcının iradesinin dijital bir uzantısı olan yetki devridir."

Hukuki Derinlik: Haberci mi, Yoksa Temsilci mi?

Hukukçular olarak asıl kafa yormamız gereken yer, yapay zekanın eylemlerinin hukuki niteliğidir. Türk Borçlar Kanunu (TBK) sistematiği içerisinde bu yeni aktörü nereye koyacağız?

Bir Haberci (Ulak) Olarak Yapay Zeka Klasik görüşe sadık kalırsak, yapay zekanın bir "iradesi" yoktur. TBK anlamında bir temsil yetkisinden söz edebilmek için, temsilcinin ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Bu pencereden bakıldığında Comet, sadece kullanıcının iradesini taşıyan gelişmiş bir "haberci"den ibarettir. Haberci, mektubun içeriğini değiştiremez, sadece iletir.

Bir Temsilci (Vekil) Olarak Yapay Zeka ancak işin rengi burada değişiyor: Comet, "Hangi makinenin en iyi olduğuna" karar vererek, irade açıklamasının içeriğini bizzat oluşturuyor. İşte bu takdir yetkisi, onu basit bir araçtan ayırıp, hukuki statüsü belirsiz bir "dijital aktör" konumuna yükseltiyor.

Kritik soru şu: Eğer yapay zeka bir "seçim" yapıyorsa, bu seçimden doğan hataların (yanlış ürün, veri sızıntısı vb.) sorumluluğu kime aittir?

Sorumluluk Açığı ve Çözüm Arayışları

Mevcut hukuk sistemimizdeki "Kişi" ve "Eşya" şeklindeki ikili ayrım, bu uyuşmazlığı çözmekte ne yazık ki yetersiz kalıyor.

Eğer yapay zekaya "Eşya/Araç" dersek: Tüm sorumluluk, yapay zekanın o karmaşık "kara kutu" algoritmalarına hakim olması imkansız olan son kullanıcıya yüklenir. Bu, hakkaniyete aykırıdır.

Eğer "Temsilci" dersek: Hukuki işlem ehliyeti olmayan bir yazılımın yaptığı sözleşmelerin geçerliliği tartışmalı hale gelir.

Bu "Sorumluluk Açığı"ndan (Liability Gap) çıkış, Yapay Zeka Ajanları için belki de "Dijital Vekil" statüsü altında Sui Generis (kendine özgü) bir yapı geliştirmekten geçiyor.

Peki Çözüm Ne Olabilir? Avrupa Parlamentosu raporlarında da sıkça tartışıldığı gibi;

Kusursuz Sorumluluk ve Sigorta: Ajanı geliştiren şirketin (burada Perplexity), yazılımın otonom kararlarından doğacak zararlar için bir fon veya zorunlu sigorta oluşturması.

Akıllı Sözleşmelerle Sınırlı Yetki: Kullanıcının verdiği yetkinin sınırlarının (harcama limiti, veri paylaşım izni vb.) kod tabanlı sözleşmelerle kesin olarak çizilmesi en makul yol gibi görünüyor.

Sonuç : Hukuku Beklemeyen Teknoloji

Amazon ve Perplexity davası, teknik detaylara boğulmuş bir ticari anlaşmazlık gibi görünse de aslında "Niyet Ekonomisi" ile "Dikkat Ekonomisi" arasındaki savaşın ilk kurşunudur.

Hukukçular olarak bize düşen görev, 19. yüzyıldan kalma kanun maddelerini yapay zekaya zorla uydurmaya çalışmak değil; bu yeni "dijital vekilleri" tanımlayacak cesur bir hukuki mimariyi inşa etmektir. Çünkü biz tartışmaya devam etsek de teknoloji, hukuku beklemeden kendi fiili durumunu yaratmaya çoktan başladı bile.

Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu
Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu
Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu
Yapay zeka ajanları ve hukuk, Amazon Perplexity davası illüstrasyonu